BURADASINIZ » ANA SAYFA » ÜYELİK » GENÇ MODERN

Vahap Avşar - Kara Albüm

1965 yılında Malatya’da doğan Vahap Avşar, 1985-1989 yılları arasında İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenim gördü. Burada Türkiye’nin önemli kavramsal sanatçılarından Cengiz Çekil’in heykel atölyesinde asistanlık yaptı. Yüksek lisans için gittiği Ankara’daki Bilkent Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1995’te davet edildiği misafir sanatçı programı sonrasında New York’a yerleşme kararı alan Avşar, çalışmalarını halen bu kentte sürdürüyor. Vahap Avşar’ın fotoğraf, resim, yerleştirme, performans ve hareketli görüntü gibi tekniklerle yaptığı çalışmalarda kavramsal sanat geleneğinin etkisi hissedilir. Avşar, belleklere yer etmiş imgeleri, gündelik nesneleri ve popüler kültürün estetik anlayışını kullanarak ürettikleriyle, içinde bulunduğumuz coğrafyada üstü örtülü kalan meseleleri ifşa etmeyi amaçlar. Sanatçının yer yer minimalist ve sarsıcı bulunabilecek üslubunda; iktidar ilişkileri, siyasal baskı mekanizmaları, toplumsal şiddet ve çatışmalara eleştiri saklıdır.

Vahap Avşar’ın kendi geliştirdiği özel bir teknikle katranlı keçe üzerine metalik gümüş boya kullanarak ürettiği “Kara Albüm” serisi, toplamda 12 çalışmadan oluşur. Boya, sanatçının sıklıkla kullandığı ve siyasal semboller yüklediği bir malzeme olan asfalta değer denmez donarak biçim alır. Ortaya çıkan formlar, izleyiciye aynı zamanda hem akışkanlık hem donma hissi verir. Koleksiyonda yer alan iki çalışmanın da doğa resimlerini andırdığı düşünülürse, kullanılan teknik süregelen bir doğa olayının, örneğin gürül gürül akan bir şelalenin veya lavlarını akıtan bir volkanın fotoğrafını çekerek anı dondurmaya çalışmaya benzetilebilir. Avşar çalışmasını hem fiziki hem mecazi olarak tam da bu “donma” anının rastlantısallığı ve ön görülemezliği üzerine kurar. Bununla birlikte, “Kara Albüm”ü sanatçının önceki çalışmalarındaki kavramsallaştırma ve üretim süreçlerinden damıttığı kalıntıların ürünü olarak da okumayı ihmal etmemek gerekir. Zira, bizzat sanatçı, ortaya çıkan formları çalışmalarının kavramsallaşma sürecinin kalıntıları olarak yorumlar. Çocukluğundan itibaren Türkiye’nin doğusunda karşılaştığı doğa manzaraları ve siyasi manzara ise bu sürecin temel esin kaynağını oluşturur.