1907 İstanbul doğumlu Şükriye Dikmen, Amerikan Kız Koleji’ndeki yatılı eğitiminin ardından, ressam Feyhaman Duran’ın teşvik etmesiyle 1940 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne başlar. Bu dönemde Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Zeki Kocamemi gibi sanatçıların atölyelerinde çalışır. 1948 yılında mezun olunca Paris’e giderek çalışmalarına Fernand Leger’in yanında devam eder. Paris Ecole Louvre’un sanat tarihi bölümünde üç yıl boyunca dersler alır. Şükriye Dikmen, kompozisyon, desen ve renk üçlüsünün yarattığı uyumu her resminde ayrı bir incelik ve sadelikle işler. Sanat hayatı boyunca daha çok portre ressamı olarak çalışmış olan sanatçı figüratif başlara her zaman önem verir. Paris’teki döneminde geliştirdiği sadeleştirme eylemi çalışmalarının en temel zemini haline gelir.
Dikmen’in portreleri sadeleştirilmiş biçimlere ve düz renk alanlarına odaklanır; bunlar, sanatçının yapıtlarında yaşayan ve genellikle kadın olan figürlere bir kişilik kazandırır. Şükriye Dikmen’in çalışmaları minimal çizgi ve güçlü, çağrıştırıcı renk kullanımı, tuval zemini yerine tahta seçimi ile çocuk resminin doğallığını alır ve bunu, büyümüş gözlerin Bizans dinî ikonlar geleneğine de kulak veren psikolojik olarak açığa çıkartıcı portrelerin inceliği ile birleştirir. Sanatçının portre resimleri minyatür resminin perspektifsizliğiyle, Paris’te araştırdığı geç-Kübist modernizmindeki meseleleri kaynaştırma arzusunu yansıtır.
Resim
Kontrplak üzerine yağlıboya
120 x 73,5 cm
Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonu
İstanbul Modern Sanat Müzesi / Uzun süreli ödünç