Üretim sürecine genellikle yazıyla başlayan Deniz Gül, ortaya çıkan kitabını veya metnini adeta bir sahne gibi düzenlediği sergi mekânlarında canlandırır ve üç boyutlu hale getirir. Nesnelere simgesel roller atar, onlara hikâye anlatıcılığı misyonu yükler. Deniz Gül, gündelik yaşamdaki gözlemlerinin yanı sıra sokaktan, kent mimarisinden ve insanlarla karşılaşmalarından etkilenir. Kişisel hikâyelerden edindiklerinin kolektif hafızadaki etkilerinin izini sürer. Ayrıca ses üzerine incelemelerde bulunan sanatçı, sesin insan üzerindeki iyileştirici gücünü araştırır.
Deniz Gül’ün “Teodara” adlı yapıtı sanatçının 2016 yılında yazdığı Loyelow adlı romanından yola çıkar. Romanda merkeze aldığı erkek karakterin bilinç akışını ve ona eşlik eden Teodara gibi hayali karakterlerin hikâyelerini aktarır. Teodara, Rum asıllı, yıllarını geçirdiği evi yıkılan ve hayatının son dönemini hastanede geçiren, balkonunda devetabanı yetiştiren yaşlı ve yalnız bir kadındır. Deniz Gül, Teodara’nın evindeki devetabanı yapraklarını, içlerinden ışıklar süzülen kırılgan cam yapraklar olarak kurgular. Sanatçıya göre özellikle 1920’li yıllardan itibaren modernist mimariye sahip mekânlarda karşılaşılan devetabanları, Türkiye’nin sancılı modernleşme sürecine bir referans oluşturur. Gül, romanda Teodara’nın ölümünün ardından bir eskici arabasına konularak götürülen devetabanı yaprakları üzerinden, Türkiye’de modernleşme sürecinin kırılganlığına işaret eder. Deniz Gül, bu yapıt aracılığıyla izleyiciyi hayal ile gerçeklik arasında bir alanı deneyimlemeye davet eder.
Yerleştirme
Cam Monstera Deliciosa yapraklar, el arabası, ışık
81 x 94 x 223 cm
İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu
Kadın Sanatçılar Fonu'yla koleksiyona kazandırılmıştır.
Kadın Sanatçılar Fonu 2019 üyeleri
Zeynep Akçakayalıoğlu, Berrak Barut, Revna Demirören, Suzan Sabancı Dinçer, Oya Eczacıbaşı, Selin Gülçelik, Harika Güral, Beril Miskavi, Meltem Demirören Oktay, Ebru Özdemir, Nesrin Sarıoğlu, Türkan Özilhan Tacir
Fotoğraf: CHROMA