1932 yılında Ankara’da doğan Erol Akyavaş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bırakarak, İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde misafir öğrenci olarak ders alır ve sergilere katılır. Paris’te André Lhote ve Fernand Léger ile çalışır. 1954–1960 yılları arasında Estetik ve Sanat Felsefesi okumak için gittiği ABD’nin Chicago kentindeki Illinois Institute of Technology’de Mies van der Rohe’den mimarlık eğitimi görür.
İslami düşünce geleneğini tasavvufi bir yönelimle çalışmalarına aktaran Erol Akyavaş, Batı akılcılığı ile Doğulu dünya görüşü arasında kendine özgü sentez geliştiren nadir sanatçılardandır. 1960’lı yıllardan itibaren dinsel simgeler kullanan sanatçı, kaligrafik yazıyı, minyatürlerdeki kent ve mimari formları, dinî hikâyeleri işler. Sanatçı ayrıca elif, lam elif, vav harf ve sözcüklerini modern bir dille yorumlar. Sanatçı, çalışmalarının özünü güzeli ve güzele ait olanı keşfetme süreci olarak tanımlar. İslami düşünce geleneğinde var olan “görünenin ardındaki güzelliği” keşfetme, değişenin ardındaki değişmeyene ulaşma arzusunu çalışmalarının çıkış noktası olarak gören Akyavaş, bu yaklaşımı ile sanatının Batıni yönüne de vurgu yapar. Erol Akyavaş, Matrakçı Nasuh’un minyatürlerinden hareketle gerçekleştirdiği çalışmalarında ise minyatür sanatının gerçekliği stilize eden yaklaşımını modern sanatın geometrik dili ile yeniden icra eder.
Resim
Tuval üzerine akrilik
266 x 218 cm
Oya – Bülent Eczacıbaşı Koleksiyonu
İstanbul Modern Sanat Müzesi / Uzun süreli ödünç