Ömer Uluç 1953 yılında Robert Kolej’i bitirdikten sonra, 1953 - 1957 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde önce mühendislik, sonra resim eğitimi gördü. 1953 yılında sanatçı Nuri İyem öncülüğünde kurulan “Tavanarası Ressamları” adlı grupta yer aldı. 1965’te Paris ve Londra’da, 1972-1973’te ABD ve Meksika’da, 1973-1977 yılları arasında Nijerya’da, 1983 yılından itibaren Paris ve İstanbul arasında yaşadı. Çeşitli coğrafyalarda yaşamasının da katkısıyla, keskin bir ironi ve mizah anlayışıyla cinlerden, canavarlardan, doğadışı varlıklardan ve insanlardan oluşan bir canlılar albümü yaratan Ömer Uluç, modern sanatın keşif ve araştırma ruhunu sürekli taze tutan sanatçılardandır. Ritmik fırça hareketleriyle belirginleştirdiği helezonlar, yılankavi sarmallar ve spirallerle gövde ve yaratıklar oluşturan sanatçı, erken dönem çalışmalarından itibaren, kendine özgü bir imge ve anlam sorunsalı yaratır.
1960’lardan itibaren sarmal ve dairesel formlarla oluşturduğu figürlerin başlangıçta cinsiyetsiz olan, yumağı andıran karakterlerini ilerleyen yıllarda kadın, anne-bebek çağrışımlı tiplemelere yöneltir. 1980’lerden itibaren resimlerinin arka planlarını da hareketli fırça darbeleriyle oluşturmaya başlayan Uluç, resim ile heykel birleşiminden oluşan üç boyutlu düzenlemeler yapar. Prehistorik insanın sıkıntısı, bir ada kargasının arsızlığı, kutsal aile ilişkilerinin mahremiyeti, klasik edebiyatın absürtlüğü, Bizans ikonalarının metalik, karanlık renkliliği, ölümün esintisi, insanlar ve hayvanlar arasındaki benzerlikler, hiçlik üzerine mantıkdışı konuşmalar, sanat tarihinin keskin dönemeçleri... Kısacası her şeyden kendisine malzeme çıkaran meraklı bir sanatçının biriktirdiği soru ve sorunlar, resimlerinin arka planını oluşturur.
Hayata bakışının kökeninde yer alan hareket kavramı, Uluç’un resimlerinde helezonik fırça hareketleriyle kendini var eder. Sanat hayatında dönüşümlere yer veren sanatçı, resimle başladığı serüvenine kolajlarla birlikte yeni bir katman ekler ve figürleri hacim kazanır. Sonrasında “hareket”, kendisini ilk önce halatlarla görünür kılar. Kalın denizci halatlarıyla yaptığı çeşitli kompozisyonlar, malzemenin doğası gereği kendi içinde bir dinamizme sahiptir. Halat ise yerini kauçuk ve plastik hortumlara bırakır. Plastik hortumlar alüminyum, polyester ve pleksiglas ile yer değiştirerek resimlerindeki figürlere boyut kazandırır, resmin dışına çıkar ve vücut bulurlar.
Resim
Tuval üzerine karışık teknik
180 x 235 cm
İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu / Eczacıbaşı Topluluğu Bağışı