Sarkis: "Site" Sergisi

Sarkis: "Site" Sergisi

İstanbul Modern, yeni sergisi "Site" ile çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Sarkis’in Türkiye’deki en kapsamlı sergisini sunuyor. Sergi, Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu Başkanlığı’nın katkılarıyla ve Garanti Bankası’nın ana sponsorluğunda düzenleniyor.

Müzemizin ilk kez yaşayan bir çağdaş sanatçının sergisine ev sahipliği yapma özelliği taşıyan "Site"de, Sarkis, 50 yıllık sanatsal yaşamının tüm evrelerini yeniden yorumluyor.

Küratörlüğünü İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu’nun üstlendiği, 11 Eylül 2009’da açılacak ve 17 Ocak 2010 tarihine dek sürecek olan sergi, müzenin tüm mekânlarını birbirine bağlayacak biçimde tasarlandı. "Site" sergisinde Sarkis, 100’den fazla sergisinden çektiği fotoğraflar, Avrupa müze koleksiyonlarından davet ettiği çalışmalar ve yıllardır atölyesinde biriktirdiği objelerden oluşan, geçmişinin izleriyle dolu bir kent kuruyor.

Serginin destekçileri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Proje Sponsoru Marshall, Tasarım ve Reklam Sponsoru RPM, Aydınlatma Sponsoru Tepta Aydınlatma, Konaklama Sponsoru Point Otel, Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü, NTV, Simge Antalis Kağıt, Borusan Mannesmann, Sony, Doluca, Winsor & Newton ve Live Sanat ve Efor Events.

Sarkis’in tüm sanat disiplinlerini içeren sanatını yakından tanıma olanağı veren "Site" sergisi süresince, İstanbul Modern’de Süreli Sergiler Salonu’nun yanı sıra, Sürekli Sergi Salonu, Fotoğraf Galerisi, Eğitim Bölümü ve Sinema’da çeşitli etkinlikler gerçekleşecek. İstanbul Modern Sinema’da Sarkis’in seçtiği filmlerden oluşan bir program sunulacak. Fotoğraf Galerisi’nde Sarkis’in fotoğrafları sergilenecek, çektiği filmler gösterilecek. Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, "Su İçinde Suluboya Atölyesi"ni uygulayacak. Sarkis, sekiz genç sanatçı ile "Okul"unu gerçekleştirecek. "Site"nin meydanında piyanoyla konserler düzenlenecek, çeşitli söyleşilerle Sarkis izleyiciyle buluşacak. NTV, sergi nedeniyle Sarkis için kapsamlı bir belgesel hazırladı.

Bir buluşma sergisi

Sarkis, tüm belleğini ve yerleştirmelerinin ruhunu İstanbul Modern’e taşıyarak bir dünya kenti yaratıyor. Sergi mekânında gece gündüz Sarkis’in kalbi atıyor. Sarkis, kalp atışının ritmiyle ayarlanmış serginin içini dolaşan metronomla sürekli varlığını yaşatarak, hem aşkla yarattıklarını, biriktirdiklerini yalnız bırakmıyor hem de izleyiciye eşlik ediyor.

Sergi, bombalanmış Saraybosna Kütüphanesi’nden Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi romanındaki canavarlara, Alban Berg’in Lulu operasından Alman Romantik dönem ressamı Caspar David Friedrich’e, John Cage’den Sergei Paradjanov’un filmlerine dek farklı kültürel bellekleri içeriyor.

Üst katta 1961-63 yılları arasında gerçekleştirdiği guvaş çalışmaları, Fotoğraf Galerisi’nde 2006-2007 yılları arasında ürettiği Caspar David Friedrich’in resimlerine gönderme yapan 8 filmi ve 1972’de çektiği "Operasyon Organ" başlıklı 20 tek tirajlı fotoğrafı sergileniyor.

Güncelliği yaşatmak

Çoğu 1970’li yıllardan bugüne kadar değişik kentlerin müzelerinde, çağdaş sanat merkezlerinde, galerilerinde gerçekleştirdiği sergilerden görsel malzemeyi, geçmişteki ve şimdiki atölyelerinden görüntüleri, bize bakan yüz fotoğraflarını, serpilmiş gök görüntülerini sokaklardaki afişler gibi müzenin duvarlarına yapıştıran Sarkis, "Bu dil, bu davranış, müzeyi sokakla birleştirebilme arzusundan. Ayrıca sokağa bir afiş yapıştırıldığında, bu güncel bir olay olarak algılanır. Bu sergimde de bu güncelliği yaşatmak istedim" diyor. Arşivindeki 20 binden fazla görüntünün arasından seçerek, 10-20-30-40 yıllık sergilerini, vücutlarıyla değil halen yaşadığına inandığı görüntüleriyle bugüne davet etmeye çalıştığını söylüyor: "Bir görüntü öbürünü çağırdı... böylece devam etti; birbirlerine dikiş attılar, filmlerdeki montaj olayı gibi, görsel sanatlardaki yapıştırmalar (kolaj) gibi, yazı sanatında bir olaydan başka bir olaya, bir yerden başka bir yere atlamak gibi."

Bugüne dek böyle bir sergi yapmadığını vurgulayan Sarkis, "Site" sergisinin bir buluşmanın sergisi olduğunu dile getirerek, bir kitap gibi okunmasını, bir film gibi izlenmesini arzu ediyor: "Bazı görüntülerin içeriğini bilemeyip algılamanız güç olabilir; bir mimarinin iç mekânına bir manzaraya bakar gibi bakmaya çalışıverin o zaman, belleğinizde bir şeyler doğabilir. Açık olmanızı arzularım. Sergimde bu görüntülerin dışında birtakım heykelleri, objeleri de çağırdım. Heykellerin etrafı yüzlerce heykel barındıran görüntülerle çevrili olduğundan heykellerin belleğimizde çoğalabileceğini umuyorum."

Çalıkoğlu, Sarkis’in işlerinin geçmişinde, ucu açık, bitmemişliğe direnen, her seferinde yeni bir yorumla icra edilmek zorunda olan çokkatmanlı bir bütünlük olduğunu belirtiyor: "Bu sergi, onun doğduğu, 1955 yılında Munch’un ’Çığlık’ adlı tablosunun röprodüksiyonunu gördükten sonra resme başladığı, 1964 yılında terk ettiği ve yerel sanat tarihi içerisinde adıyla özdeşleşmiş ’Çaylak Sokak’ sergisini gerçekleştirdiği İstanbul’da hayata geçireceği en büyük projesi. Ayrıca 1980’li yıllardan itibaren gidiş-gelişlerle dönüşümüne etki yaptığı bir çağdaş sanat tarihinin içerisinde ayrıcalıklı bir yeri var bu serginin. Sarkis, 50 yıllık birikiminin kilometre taşlarını yeniden inşa etmek, farklı dönemlerinden kökü burada olan yerleştirmelerinin bağlamlarını tartışmak istiyor."

İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Sarkis’in doğduğu kentte ilk kez sanatının farklı dönemleri bir araya getirerek yeniden yorumladığını vurgulayarak; "Bir yerleştirmesine ’Dünya okunamaz, benim kalbimi okuyabilirsiniz’ başlığını koyan Sarkis, bugüne dek ilk kez gerçekleştirdiği bu projede ’içini açıyor’. Belleği görüntülere dönüşen sanatçı, sürekli biriktirdiklerini ve ürettiklerini sergiye çağırarak otobiyografik izler de barındıran, geçmişe yönelik bir iç yolculuğa davet ediyor izleyiciyi. Zaman ve mekâna yayılan gelgitlerle, göndermeler içeren, çokyönlü okumalara açık bu yolculuk, aynı zamanda toplumsal belleğin dışavurumu olan imgeleri yansıtıp, iz bırakan anıları canlandırarak geçmişle şimdiyi kesiştiriyor" diyor.

Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern’in ilk kez yaşayan çağdaş bir sanatçının sergisine ev sahipliği yapma özelliğini taşıyan bu buluşma sergisinin müzenin tüm ekibine eşsiz bir deneyim sunduğunu belirterek, "Özellikle gençlere Sarkis’in tüm sanat disiplinlerini içeren sanatını yakından tanıma olanağı veren bu sergimizin, aynı zamanda izleyicilerin aktif bir katılımıyla karşılanacağına ve sanatın dönüştürücü gücünü göstereceğine inanıyoruz" görüşünü dile getiriyor.

Sarkis, "birlikte yaşamak isteyenleri çağırarak", izleyiciyi kentin kaosunda, karşıtlıklar, dönüşümler, leitmotifler ve metaforlarla dolu, çokyönlü okumalara açık, büyülü, sürprizli bir dünyaya davet ediyor. Bunlar aynı zamanda geçmişe yönelik birer zaman ve mekân aynası. Eserleri de büyütülmüş fotoğrafların çağırdığı "zihinsel flaşlar". Serginin çeşitli yerlerinde bulunan değişik gökyüzü fotoğrafları dışarıyla bağlantı kuruyor, çok sevdiği ve 1999 yılında yitirdiği yönetmen arkadaşı Robert Kramer’in yüzü ise, Brecht’in yabancılaştırma efekti işlevini üstlenmiş gibi tedirgin biçimde dünyanın durumuna bakıyor farklı noktalardan.

Serginin belleği bir maket. Sarkis’in "çalınmasını istediği bir partisyon" olarak tanımladığı maketin tam ortasında kozmostan düşen, Sarkis’in yüzünü anımsatan, 35-40 kiloluk kristal bir kafa, ışığıyla sergiyi aydınlatıyor.

Gazino şarkıcılarının ismi gibi, sanatındaki dönemleri rengârenk neonlarla yazan Sarkis, neonların önünde rakseden, kiliseden kovulmuş, çingelerin Meryem Ana’sıyla sergiyi takdim ediyor. Bu sunuşlar ve leitmotifler "Site"nin içinde sürekli farklı biçimlerde yineleniyor izleyiciye.

Eserlerini bellekle, zamanla, dünyayla, tarihle ve ütopyalarla ilişkilendiren Sarkis’in işleri insanlık tarihine odaklanıyor. Sarkis, çağımızın fonunda dünyayı oluşturan farklı kültürlere sınırlarını açarak, belleğimizi harekete geçiriyor. "Site", geçmişten şimdiki zamana sürekli göndermelerle, çağrışımlarla dolu: Sarkis’in yaşamındaki 12 atölyenin yanmış-yanmamış mekân kütleleri, Lulu operasının bantlarıyla giyinmiş sokak kadını Lulu, sokağın dilini kültürel bir bellek olarak yücelten bir yönetmen, bombalanmış Saraybosna Kütüphanesi’nin üzerinde sallanan giysisiyle, geçmişini üzerinde taşıyarak kendi ışığını, belleğini sunarak kütüphaneye can vermeye çalışan genç kız, yırtıcı, saldırgan tavırları vitraya hapsolmuş, ehlileşmiş Yüzüklerin Efendisi’nden yaratıklar, resimden tamamen ayrıldığı ve sesle ilişkili olarak kurduğu ilk işi, tüylere bulanmış meleklerin bisikleti, Uzak Şark kostümlerine gönderme yapan mimari giysiler, Burkina Faso büyücüsünün görünmeyen giysisi, Kriegsschatz (Savaş Ganimetleri) yazılı tekerlekli platform üzerindeki kalasa saplanmış bıçaklar, 1968 Paris’teki öğrenci hareketlerinden kalma, 40 yıldır yaşattığı üç fotoğrafın negatifi, fırtına, gök gürültüsü sesi, evsizler, çingeneler, "kendinden bir şeyler bırak" yazısının işlendiği bir örtü ve masa, iki denizin, iki ırmağın kırmızı ve yeşil saten kumaşlarla buluşması, kentin ışığını renklendiren vitraylar, birbirinin içinde bir anıt gibi yükselen çocuk kıyafetleri...

"Site"nin meydanında ise çok duygusal bir buluşma var: Sarkis, 1997 yılında birkaç ay Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi’nde tedavi gören annesini yitirdikten sonra son kez odasını görmek için yukarı çıkarken, aşağıda hep gördüğü eski, salaş, tabut gibi piyanoyu ilk kez ufak tefek bir adamın çaldığını duyar ve o ânı hiç unutmaz. Bir süre sonra bir sergi için bu piyanodan yola çıkarak demirden, katranla boyanmış bir karafırın piyano yaratır. Işık vermeyen 1900 stili kör bir avizeyi dört renkle aydınlatır. Avizeden aşağıya piyanonun üzerinde "bir gelin gibi" biriktirdiği değerli/değersiz, eski/yeni bir dizi neşeli obje akar. Bu, hem piyano hem tabut hem de krematoryumu andırır. İçinde beyaz neonla annesinin ölüm tarihi yazar: 30.7.19970. Tarihi sıfırla bitirerek, zamanı ileriye doğru iter.

Sarkis, sergiyi hazırlarken, bu işi getirmeyi düşündüğünde İstanbul ile bağını Surp Pirgiç Müzesi’ndeki piyano ile sağlamayı tasarlar. Bu iki piyano buluşunca serginin "göbek bağı" oluşur.

Sergi süresince, genç piyanistler, Sarkis’in çok sevdiği Rus besteci Scriabin’in "kısa cümlelerin bir araya gelmesi gibi" olan büyülü bestelerini çalacak. Siteler, sürekli değişim içinde olduğu için "Site" sergisi de sürekli yenilenecek, farklı zamanlarda duvarlardaki fotoğraflar değişecek, yeni görüntüler eklenecek. İzleyiciler de, bu sergiye "kendilerinden bir şeyler bırakacak".