İstanbul Modern, 11.Video Programı’nda beş sanatçının yapıtlarını sunuyor
11 Eylül 2009 - 7 Şubat 2010
İsmini Roman Polanski’nin Melekler Düşerken (When Angels Fall) (1959) adlı kısa filminden alan 11. Video Programı’nda; Dan Graham’ın Rock: Maneviyatın Davulu, Tony Oursler’ın Yalnız Adam, Frank Gillette’nin Hark! Hork, Jaroslaw Kozakiewicz’in Satopticon, Roman Polanski’nin Melekler Düşerken, Eurythmics’in (Annie Lennox & David Allan Stewart) Bir Melek Olmalı isimli filmleri yer alıyor.
Küratörlüğünü Paolo Colombo’nun üstlendiği Melekler Düşerken isimli 11.Video Programı kapsamındaki eserlerde, mistisizm ile gençlik kültürü arasında benzerlikler kurularak, düşüş, erdeme dönüş, ölüm ve yeniden doğuş umuduyla ilgili konular inceleniyor ve yaşam döngüsünün önemi ve taşıdığı saklı anlamlara ilişkin sorular soruluyor.
Erdemin yitirilişini, günahı ve kibrin cezalandırılmasını simgeleyen bir alegori olan düşmüş melek arketipinin kökeni dinsel tarihe ve mitolojiye dayanır. Tarih boyunca tiyatro, edebiyat ve sinemada masumiyetin kaybolmasını ve bu kayıpla başlayan selamet arayışını simgeleyen bir metafor olarak kullanılmıştır.
Roman Polanski
Melekler Düşerken
Melekler Düşerken (When Angels Fall) (1959), Roman Polanski’nin Lodz Devlet Film Okulu’ndaki bitirme projesidir. Bu kısa film, pis bir erkekler tuvaletinin cam tavanından bir meleğin düşüşüyle başlar. Bu olayla birlikte, Polanski’nin kendisinin canlandırdığı yaşlı tuvalet bekçisinin gözünde aşklarına, bebeğine ve savaşın neden olduğu trajediye ait anılar canlanır. Polanski’nin barok üslubunu taşıyan bu "mini" başyapıtı, geri dönüşler hariç, siyah-beyaz çekilmiştir. Yirmi iki dakika süren filmde Polanski, bir ülkenin tarihini özetler ve düşmüş meleğin yazgısıyla koca bir kuşağın yazgısı arasında benzerlikler kurarak o kuşağın kayıplar ve acılarla dolu bir hayata doğru sürüklenişini anlatır.
Roman Polanski, 1933 yılında Polonyalı bir anne-babanın çocuğu olarak Paris’te dünyaya gelmiştir ve şu anda Fransa’da yaşamaktadır. 1937 yılında ailesiyle birlikte Krakow’a geri dönmüştür. Polonya’nın Alman işgali sırasında anne-babası toplama kamplarına götürülmüş ve annesi bu kamplarda ölmüştür. 1959 yılında Lodz Devlet Film Okulu’ndan mezun olmuştur. İlk uzun metrajlı filmi Knife in Water (Sudaki Bıçak) (1962) en iyi yabancı film dalında Oscar’a aday gösterilmiştir. Aralarında Rosemary’s Baby (Rosemary’nin Bebeği), Tess ve Chinatown’un (Çin Mahallesi) da bulunduğu birtakım sıradışı, karanlık ve popüler filmler çekmiştir. 2002 yılında Piyanist filmiyle en iyi film dalında Oscar kazanmıştır.
Dan Graham
Rock: Maneviyatın Davulu
Rock: Maneviyatın Davulu (Rock my Religion) (1982-1984), cinsel ilişkinin yasak olduğu ve nefsinden feragat etmeyi benimsemiş, titreme ve çılgınca yapılan ritüel niteliğindeki danslarla aydınlığa ulaşmayı amaçlayan bir tarikat olan Shakers’ın 18. ve 19. Yüzyıllardaki etkinlikleri ile Amerika’da Rock and Roll’un doğuşu arasındaki ilişkinin anlatıldığı 55 dakikalık bir filmdir. Graham, rock müziğin doğuşunu, özgürlük duygusu, yeni ortaya çıkan cinsel dürtüler ve bireysel yeniden doğuş arayışının doğurduğu ortak bir ruhsal ihtiyaçla ilişkilendiriyor. Filme alınmış materyaller, söyleşiler ve kuramsal düşüncelerden oluşan bir dizi kolaj sunduğu filmde Graham, Püritenliğin önemli bir kanadı ile savaş sonrası Amerikası’nın popüler kültür ve müzik deneyimlerinin en radikal dışavurumları arasında bütünsel bir bağlantı kuruyor.
Dan Graham, 1942 yılında Urbana’da (Illinois) doğmuştur; şu anda New York’ta yaşamakta ve çalışmalarını orada yürütmektedir. 1970’li yılların çığır açan kavramsal sanatçılarından biri olan Graham’in eserleri, aralarında Centre Pompidou ve New York Modern Sanat Müzesi’nin de bulunduğu dünyanın birçok müze ve galerisinde sergilenmiştir. Graham, Kassel’de düzenlenen Documenta VII, IX ve X sergilerine katılmıştır. Sanatçı ayrıca sinema ve performans sanatları alanında da çalışmıştır. Makaleleri, Artforum, Arts ve başka birçok dergide, kitap ve monografilerde yayımlanmıştır.
Tony Oursler
Yalnız Adam
Yalnız Adam’da (The Loner) (1980), Oursler’ın ilk hikâyelerinin karanlık atmosferleri arasında yapılan bir yolculuk anlatılır. Sanatçı tarafından oynatılan, kukla gibi birtakım objelerin temsil ettiği başkarakter, saplantılı sorular ve bir yabancılaşma duygusunun hâkim olduğu kâbus gibi monologlarla gezinir. Gerçek anlamda "kayıp bir ruh" olan yalnız adam mutlu sona ulaşır: "harika bir hayatı olabilirdi" – bu cümle Oursler’ın videosunda kara mizah ve ironik umutsuzluk duygusunu ifade etmektedir.
Tony Oursler 1957 yılında doğmuştur, New York’ta yaşamakta ve çalışmalarını orada sürdürmektedir. İlk videoları, Amerikan geleneksel ve pop kültüründen derlenen tutarsız ifadelerle süslenmiş, basit anlatılar ve tiyatrolar biçimindedir. Yerleştirmelerinde, genellikle, her biri kötünün karşıtlığını canlandıran, diyalog halinde iki karakter vardır. Eserleri dünyanın birçok müzesinde gösterilmiştir. Sanatçı, Documenta VII ve X’a, 6. İstanbul Bienali’ne katılmıştır.
Frank Gillette
Hark! Hork!
Hark! Hork! (1972-73), adını James Joyce’un Finnegan’s Wake (Finnegan’ın Uyanışı) adlı romanındaki bir sahneden almaktadır. Bu ilk videosunda Frank Gillette, organik formlarla hayal gibi, kusursuz natürmortları birleştirerek Joyce’un bilinç akışı tekniğine eşdeğer bir görüntü yaratır. Popüler bir şarkıdan esinle yazılmış Finnegan’s Wake, Dublin’li bir inşaat işçisi olan Tim Finnegan’ın düşüşünü ve kendine gelmek üzere verdiği sözü anlatır. Joyce bu romanla "gece yaşantısını yeniden inşa etmeye" çalıştığını ve kitabın kendisinin "’ruhun karanlık gecesini’ yorumlama deneyi" olduğunu belirtmiştir.
Gillette’in Hark! Hork! adlı eseri, formların çoğaldığı, birbirine geçtiği ve uzadığı düş estetiğine benzer ve Joyce’un "yaşam nehrindeki kalıntılar" kavramına gönderme yapar.
Frank Gillette, 1941 yılında Jersey City’de doğmuştur; şu anda New York’ta yaşamakta ve çalışmalarını orada yürütmektedir. Video sanatının öncüsü olan Gillette, bu aracın biçimsel ve estetik parametrelerini kuramlaştırmıştır. Çok kanallı yerleştirmeler, feed-back görüntüler, zaman geciktirme teknikleri ve kapalı devre sistemleri üzerinde yoğun deneysel çalışmalar yapmış olan ilk sanatçılar arasındadır. Gillette, video teknolojisinin yeni ve yaratıcı kullanımı üzerine bir dergi olan Radical Software’in yayıncısı olan, alternatif video şirketi Raindance Corporation’ın kurucusu ve üyesidir.
Jaroslaw Kozakiewicz
Satopticon
Göksel kentlerin fantezileri, Jonathan Swift’ten Jules Verne’e ve Philip K. Dick’e kadar pek çok yazarı peşinden sürüklemiştir. Ölümün olmadığı bir dünyanın anlatıldığı kısa bir anlatı olan Satopticon (2005) adlı videosunda, Jaroslaw Kozakiewicz’e NASA tarafından tasarlanan Stanford Torus Inter-Stellar Colony ilham kaynağı olmuştur. Kozakiewicz’in ütopik kurgusunda sonsuz yaşamı reddedenler, düşmüş meleklerin sonsuzluk hediyesini geri çevirenlerle anti-Faust tarzı bir hünerle özdeşleştirilerek, bir uzay gemisinde bulunan hapishaneye atılıp ölüme mahkûm edilir.
Jaroslaw Kozakiewicz 1961 yılında Byalistock’ta doğmuştur; şu anda Varşova’da yaşamakta ve çalışmalarını orada yürütmektedir. 2006 Venedik Mimarlık Bienali’nde Polonya’yı temsil etmiştir. Çalışmaları eşit biçimde yerleştirme, video ve mimari alanlarına dağılmıştır. Son olarak, Boxberg’de (Almanya) bulunan bir açıkhava tiyatrosu olan Project Mars’ı (Mars Projesi) tamamlamıştır. Çimle kaplı inişli-çıkışlı tepeciklerden oluşan ve uzunluğu 300 metreyi aşan dev bir kulak biçimindeki bu tiyatro, dünyaya evrenin seslerine kulak verilmesi gerektiği mesajını veren görsel bir simgedir.