BURADASINIZ » ANA SAYFA » SİNEMA » GEÇMİŞ PROGRAMLAR

Yönetmenlerle Buluşma 1: Reha Erdem

 

24-31 Ocak 2013

Film programı için tıklayınız. 

İstanbul Modern Sinema, Türkiye’nin güncel sinema kültüründe sanatsal kimliği ve özgün yaklaşımlarıyla öne çıkan yönetmenlerin konuk olacağı yeni bir buluşma dizisi hazırladı. Farklı kuşaklardan yönetmenlerin davet edileceği program, onların gözünden üretimlerine ve günümüz sinemasının dinamiklerine odaklanıyor.

Serinin ilk konuğu, yakın dönem Türk sinemasına getirdiği taze solukla adından söz ettiren yaratıcı yönetmen Reha Erdem.

Erdem, 1989’deki ilk filmi A Ay’dan bu yana kendine özgü tarzıyla sinema yazarlarının övgüsünü kazanan, yurt içinde ve uluslararası ortamda yeni Türk sinemasının kılavuz isimlerinden biri. Programın bu ilk buluşmasında SİYAD’ın katkılarıyla yönetmenin altı uzun metrajlı filminin yanı sıra bilinmeyen kısaları da gösterilecek. Film gösterimlerinden önce SİYAD üyeleri Nil Kural, Olkan Özyurt, Uygar Şirin, Sevin Okyay, Murat Emir Eren, Janet Barış, Elif Tunca, Esin Küçüktepepınar ve Ceyda Aşar özel sunumlar yapacak. Programa  Reha Erdem’in filmlerinde rol alan oyunculardan Köksal Engür, Şenay Gürler, Ali Düşenkalkar, Elit İşcan, Handan Karaadam, Sermet Yeşil ve Türkü Turan da katılacak.

“İlk filmi A Ay’dan bu yana biz sinemaseverleri yedinci sanatın bütün elemanları hakkında ‘nefes almayı unuturcasına’ düşünmeye iten, çoğu zaman ‘zorlayıcı’ hamlelerle bu özelliğini doruğa çıkaran, ‘gerçeklik’in kapısını farklı biçimlerde çalmayı düstur edinen, ‘duygu’ atmosferini izleyiciyi içine kolayca çekecek klişelerden arındıran Reha Erdem, Türkiye sinemasının son 20 yılındaki en ‘yaratıcı’ yönetmenlerinin başını çekiyor kuşkusuz... Belki uzun yıllar sonra ‘koruma altına alınması gereken değerler’ arasına girecek olan bu filmler, Türkiye sinemasının ‘altın sarısı’ sayfalarına nüfuz edeceği gibi, dünyanın da ‘örnek’ alacağı bir ağırlığa sahip olacak.” – Murat Özer

 

FİLMLER

A Ay, 1989
Türkiye, 35mm, Siyah-beyaz, 100’
Türkçe
Oyuncular: Yeşim Tozan, Gülsen Tuncer, Nurinisa Yıldırım, Münir Özkul

Reha Erdem’in ilk uzun metrajlı filmi A Ay, Büyükada'da çekilmiş düşler, bilinçaltı ve efsanelerden oluşan masalsı, etkileyici görüntüleri, değişik anlatımı ve deneysel arayışları olan bir film. Es­ki bir ev­de ka­tı ku­ral­cı ha­la­la­rı ve has­ta de­de­si­nin ya­nın­da an­ne­siz bü­yü­yen 11 ya­şın­da­ki Yek­ta’nın hayatından bir bölüm sunuyor. Gösterime girdiği yıl Locarno, Moskova, Vancouver gibi uluslararası festivallerde büyük beğeni toplamıştı. Şiirsel ve mistik dünyası, kendine has zaman ve mekan kurgusu ile kişisel bir sinema örneği ortaya koyar.

“A Ay aydınlık ve çarpıcı bir şiir. Geleneksel Türk sinemasından güçlü bir kopuş.” - W. Sam (Variety)

“İnsan hayatından çekip giden her anın, her şahsın, her çilenin, her rüyanın nesilden nesile, insandan insana geçen ağırlığına delalet ediyor. Bu nedenle de hayli hüzünlü, hüzünlü olduğu kadar da ürkütücü bir film. Mekan seçimi, replikleri, senaryosu ve görüntü yönetimiyle bir ilk film için hayli güçlü. Ancak filmde Erdem’in özellikle kurgu için bir arayış içersinde olduğu aşikar. Bununla beraber, Erdem’in senaryosunu yine kendisinin yazdığı sonraki filmlerinde de tıpkı “A Ay”’da olduğu gibi travmatik karakterlere yer vereceğine dair ilk işaretleri bu filmle alıyoruz. Ay Ay’ın peşinden ise, Erdem reklamcılık hayatına başlıyor. Kadim dostu Ömür Atay ile birlikte.” – Murat Emir Eren

 

Kaç Para Kaç1999
Türkiye, 35mm, Renkli, 100’
Oyuncular: Taner Birsel, Zuhal Gencer Erkaya, Engin Alkan, Sermet Yeşil, Bülent Emin Yarar

Bir gömlekçi dükkanını işleten ve sıradan bir yaşamı olan Selim ve karısı Ayla'nın hayatlarına büyük bir para girer. Para; evlenmiş, boşanmış, bodrum katında annesiyle yaşayan, dış dünyayla tek ilişkisi televizyon olan komşuları Nihal'i de etkiler. Küçük yaşantılarına giren büyük para, küçük bir suçu ve büyük bir trajediyi getirir. Kaç Para Kaç, Oscar Ödülleri En İyi Yabancı Film dalında Türkiye'yi temsil etti.

“Kaç Para Kaç’ın neredeyse her karede görünen baş karakteri Selim’de Taner Birsel mükemmel bir performans sunuyor. Herhalde her oyuncunun hayalini kuracağı karakterde ağır ağır geçirdiği değişim çok etkileyici. Selim fazlasıyla ciddi ve çok namuslu, adeta namus timsali bir adam. Derken kendini, belli ki namussuzca elde edilmiş beş yüz bin doların istemeden sahibi olmuş buluyor. Para mı duruma hakim olacak, yoksa Selim'in namusu bu vartayı atlatacak mı?” –Sevin Okyay


Korkuyorum Anne, 2004
Türkiye, 35mm, Renkli, 128’
Oyuncular: Ali Düşenkalkar, Işıl Yücesoy, Köksal Engür, Şenay Gürler, Arzu Bazman

Film, Ali'nin geçirdiği bir kaza ile başlar. Kazada Ali hafızasını kaybeder. Filmin bütün 'insanları' kendilerini Ali'nin kafa karışıklığı ile gelen bir karmaşanın içinde bulurlar, hayatın karmaşası. Bu karmaşa, elden ele dolaşan, sahibini arayan derğerli bir yüzük, bir hırsızlık hikayesi ve yalan bir polis soruşturması ile daha da renklenir.

“Yönetmen, İstanbul’u çok iyi kullanmış. Vapur sesleri, martıları, sokakları ve çatılarıyla karşımızda sahici bir doku var. Yitirdiğimiz o güzel eski şeyler ve organizma olarak bizler üzerine bir masal Korkuyorum Anne.” – Murat Erşahin

 

Beş Vakit, 2006
Türkiye, 35mm, Renkli, 110’
Oyuncular: Özkan Özen, Ali Bey Kayalı, Elit İşcan, Bülent Emin Yarar, Taner Birsel, Selma Ergeç

Sırtını yüksek kayalıklara dayamış, yüzünü yüce bir denize dönmüş, etekleri zeytinliklerle süslü küçük, fakir bir köyde geçer. Zaman her gün ezan sesiyle beş ayrı vakte bölünür. İnsana özgü bütün olaylar her gün bu beş vakit dilimi içinde yaşanır. Çocukluktan gençliğe geçen, 12-13 yaşlarında üç çocuk Ömer, Yakup ve Yıldız bu beş vakitli filmde, köy sakinleri arasında öne çıkar.

“Beş Vakit, adı üzerinde, kendisini ‘gündelik hayatı düzenlemek’ üzere bölümlendirilmiş döngüsel bir zaman anlayışı üzerine kuruyor. Yatsı’da başlayan film, Sabah sona eriyor. Bir günün sabahında ‘bitmeyi’ tercih ederek de, bu döngünün kendisi dışındaki devamlılığına dair bir işaret bırakmış oluyor. Bu süregiden gece/gündüz döngüsü, belki de bir türlü ‘düzelip’ ileri gidemediğinden, kimi zaman bir ânın içerisinde genişliyor, kimi zaman ise kalakalıyor. Ve yine aynı sebepten belki Beş Vakit’in çocukları için büyümek daha zor.” – Senem Aytaç
 

Hayat Var, 2008
Türkiye, 35mm, Renkli, 121’
Oyuncular: Elit İşcan, Erdal Beşikçioğlu, Levend Yılmaz, Banu Fotocan, Handan Karaadam

Reha Erdem’in bu beşinci uzun metrajı, balıkçılık yapan tekneci babası ve yatalak dedesiyle beraber yaşayan 14 yaşındaki genç kız Hayat'ın büyüme sürecini anlatıyor. Hayat, İstanbul Boğazı'na açılan bir dere ağzına kurulmuş, derme çatma ahşap bir evde yaşamaktadır. Boğaz, güzel olduğu kadar da karanlık ve tehlikelidir. Babası geçinmek için küçük teknesiyle bu sularda balıkçılık yaparken, birtakım yasadışı işlere de girip çıkar. Hayat, bu zorlu, sert ve acımasız dünyaya doğmuştur ama yaşama sıkı sıkıya sarılır. Dünyadaki adaletsizliklere karşı cesaretini, dayanıklılığını ve umudunu yitirmez.

“Hayat Var iddialı bir film, Erdem sinemasının geldiği noktayı gösteriyor. Jean Luc Godard
sineması kadar sert de olabiliyor, Theo Angeleopulos’a yaklaşıp minimalist bir tavır da
takınabiliyor mesela. Filmin bütününe bir sessizlik hakim, sessizliğin sıkıştığı noktada Orhan
Gencebay devreye giriyor ve Hayat’ın ruhunu, içsel çalkantılarını müziğiyle ele veriyor.
Bugüne kadar Türk sinemasında görülmemiş biçimde profesyonel ve etkileyici bir ses kullanımı var. Film bitip günler geçse de sesler akılda kalıyor, vapur, deniz ya da arabesk şarkılar fark etmiyor.” – Janet Barış

“Erdem, Türk değil dünya sinemasında bile eşine az rastlanır özgünlükte bir filmle çıkageliyor bu sefer. Filme bu denli coşkuyla yaklaşmamak için ise ya yaptığı birçok numaradan yorulmak ya da onları anlamamak lazım. Zira ‘Türkiye’nin sosyal yapısı, postmodern bir sinema diliyle nasıl devrimci bir film modeline yerleştirilir?’ sorusunun dersini veriyor Reha Erdem burada.” – Kerem Akça

 

Kosmos, 2010
Türkiye, 35mm, Renkli, 121’
Oyuncular: Sermet Yeşil, Türkü Turan, Hakan Altuntaş, Sabahat Doğanyılmaz

Bu, Kars’ın karlarla kaplı kasabasına sığınan seyyah, Kosmos’un hikayesidir. “Aşk”ı arayan, ölü çocukları diriltmek gibi mucizeler yaratabilenbu sıradışı adamın yaşadıklarını izler.  İnanç, şifa, savaş, sınır, hayvanlar, şamanizm ve Kars’ın bir araya geldiği bir masal gibidir.

“Hayvanlarla insanların kader yoldaşı olduğu bir alem burası. İster demirden ister etten kemikten, korku dolu ya da çığırtkan, mükemmel ayrıntı çekimlerinden bize bakıyor bütün bu hayvanlar, her şeyi bizim kadar ‘anlıyor’ ya da ‘anlamıyorlar’.... Kosmos, dünyayı anlayamasalar da anlamadıklarını sezen hayvanlar dünyasına koşut insanlar dünyasındaki gafletin hikayesi (ya da kıssası)... Herkesin beklemede olduğu, ordu ile sivil arasında, mesihlik ile delilik arasında, ‘hiçbir şey olmuyor’ duygusu ile ‘bir şeyler olacak’ beklentisi arasında bir arafta sallanan bir memleket hissi ancak bu kadar güzel aktarılabilirdi.” – Fatih Özgüven

 

Kısalar:

Deniz Türküsü, 2001
Türkiye, DVD, 4’
Oyuncu/Ses: Cüneyt Türel
“İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” Yahya Kemal Beyatlı'nın şiirinden yola çıkan, rüya gibi bir yolculuk.

Ekim’de Hiçbir Kere, 2006
Türkiye, DVD, 26’
Erdem, sabit bir kadrajda yakaldığı bir manzara kesitini her defasında farklı sunarak izleyicinin zaman ve mekan algılayışını sorguluyor.

Lost in the Post, 2012
Türkiye, DVD, 4’31”
Reha Erdem’den bir deneme...

Bana Yalan Söyleme, 2012
Türkiye, DVD, 1’23”
Reha Erdem’den bir deneme...

 

SÖYLEŞİ VİDEOSU

Katkılarıyla