PROGRAM İÇİN TIKLAYINIZ
| 9 Şubat Perşembe | 11 Şubat Cumartesi | 12 Şubat Pazar |
13.00 | Saç | Gölgeler ve Suretler | Gelecek Uzun Sürer *Yönetmenin katılımıyla |
15.00 | Gelecek Uzun Sürer | Press | Saç |
17.00 | Press *Yönetmenin katılımıyla | Bir Zamanlar Anadolu'da | Gölgeler ve Suretler |
19.00 | Bir Zamanlar Anadolu'da | | |
BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA, 2011
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Türkiye, 35 mm, Renkli, 150’, Türkçe; İngilizce altyazılı
“Ceylan, filmde Sergio Leone’nin spaghetti westernlerindeki yakın planlarına benzer yorgun, bitkin insan yüzlerini sık sık kullanıyor, bu yüzlerle taşranın ruhuna sızıyor. Bozkırda ilerleyen o üç eski taşıtı ve ceset arayan insanları uzaktan gösteren genel planlarda ise ‘yalnız ve güzel ülke’nin hüznünü yansıtıyor.” – Mehmet Açar
Nuri Bilge Ceylan,64. Cannes Film Festivali, Jüri Büyük Ödülü’nü kazandığı filminde bir doktor ile cinayet soruşturması yürüten bir savcının 12 saatlik gerilimli hikayesini anlatırken yine bir Türkiye resmi çiziyor. Arka planına Anadolu'nun kasabalarını, uzayıp giden ince uzun yollarını ve bozkırını alan film, konusu ve oyuncularıyla olduğu kadar görüntüleriyle de izleyenleri büyülüyor.
SAÇ, 2010
Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu
Türkiye-Yunanistan, 35 mm, Renkli, 131’, Türkçe; İngilizce altyazılı
Tayfun Pirselimoğlu’nun Rıza ve Pus’un ardından çektiği üçlemenin son halkası Saç, ilk kez Altın Leopar için yarıştığı Locarno Film Festivali’nde izleyiciyle buluştu. Filmin anti-kahramanı Hamdi yalnız yaşayan, dükkânında yatıp kalkan bir perukçudur. Kanser hastasıdır ve ölümü beklemektedir. Bir gün dükkânına gelen Meryem’i asosyal kişiliğinin yarattığı yalnızlık ve hastalığının kötücül döngüsüyle saplantı haline getirir. Ancak bu saplantının sonuçları hiç kimse için iyi olmayacaktır. Saç, Kate Lawrie Van de Ven’in sözleriyle “titizce, kare kare inşa edilmiş bir bulmaca”.
PRESS, 2010
Yönetmen: Sedat Yılmaz
Türkiye, 35 mm, Renkli, 100’, Türkçe; İngilizce altyazılı
Press, Türkiye’de 90’lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, Diyarbakır’daki insan hakları ihlallerini duyurmaya çalışan Özgür Gündem Gazetesi’nde yaşananları 17 yaşındaki Fırat karakteri üzerinden anlatıyor. Sadece teknik olanaksızlıklar değil, “karanlık güçler”in koyduğu engeller de gazetecilerin işini yapmasına engel olmaktadır. Kimi kaçırılıp tehdit edilir, kimi sokak ortasında öldürülür; büroları polisler tarafından basılıp dağıtılır. Gazete çalışanları işlerini yapmaya devam ettikçe baskılar da artar.
GELECEK UZUN SÜRER, 2011
Yönetmen: Özcan Alper
Fransa-Türkiye-Almanya, 35mm, Renkli, 108’ Türkçe; İngilizce altyazılı
Üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru, ağıt derlemeleri üzerine yaptığı tez çalışması için İstanbul'dan ülkenin güneydoğusuna doğru bir yolculuğa çıkar. Diyarbakır'da izini sürdüğü ağıtların öykülerini ararken ertelediği kendi acısıyla da yüzleşir. Sevdiği adamı “kaybeden”, kendine bile itiraf edemese de onun peşinden “kanlı bir coğrafyaya” giden Sumru’nun yolu bu coğrafyanın yaraladığı, sokaklarda korsan DVD satan Ahmet ile kesişir. İkili, birbirlerinin yaralarına yavaş yavaş dokunurken aslında koca bir ülkenin kanayan ve kabuk tutmayan koca yarasına da parmak basarlar. Sonbaharile pek çok ödül kazanan Alper'in yeni filmi, yolculuğun arayışa dönüştüğü çok dilli ve çok kültürlü bir yol filmi.
GÖLGELER VE SURETLER, 2010
Yönetmen: Derviş Zaim
Türkiye, 35mm, Renkli, 116’; Türkçe; İngilizce altyazılı
Film, 1963'te Kıbrıs'ta Türklerle Rumlar arasında başlayan olaylar sırasında bir Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşen genç bir kızın geçirdiği olgunlaşma sürecini anlatıyor. Yıkılıp yanan köylerden, daha güvenli olan şehre kaçış macerası sırasında yaşananlar, Kıbrıs'ın hikâyesine ışık tutuyor. İstemediği halde kendini ve ailesini şiddet dolu bir ortamda bulan bir adam suça bulaşmamak için neleri göze alabilir? Acaba şiddetin egemen olduğu bir dünyada, masumiyeti korumanın ve insan kalmanın yolları nelerdir? Gerçek olaylardan esinlenen film, bu sorulara yanıt arıyor. Gölgeler ve Suretler (gölge), Derviş Zaim’inCenneti Beklerken (minyatür) ve Nokta (hat) ile başladığı “geleneksel Türk sanatları” üçlemesinin son halkası.