Yönetmenlerle Buluşma 7: Pelin Esmer

Yönetmenlerle Buluşma 7: Pelin Esmer 6–16 Şubat 2020

İstanbul Modern Sinema’nın Türkiye’nin güncel sinema haritasında sanatsal kimliği ve özgün yaklaşımlarıyla öne çıkan yönetmenleri konuk ettiği buluşma dizisi “Yönetmenlerle Buluşma” yedinci yılını kutluyor. Yönetmen sinemasına odaklanarak onların gözünden üretim süreçlerine ve günümüz sinemasının dinamiklerine odaklanan programın bu yılki konuğu Pelin Esmer.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde okurken film yapımına dair ilk deneyimini Amerikalı yönetmen Jeanne Finley'in yönettiği iki kişilik ekiple gerçekleştirilmiş olan Conversation Across the Bosphorus (1995) adlı belgesel filmde kamera, ses ve yapım asistanı olarak çalışarak kazandı. Üniversiteden mezun olduktan sonra Yavuz Özkan'ın Z1 Film Atölyesi’ne katıldı. Özkan'ın Bir Erkeğin Anatomisi filminin kamera arkası bölümünde çalışarak ilk kez bir uzun metraj sinema filmi setine ayak basmış oldu. Atölye deneyiminin ardından bir süre belgesel film yönetmeni Enis Rıza'ya asistanlık yaptı, daha sonra Ziya Özkan'ın yönettiği Cumhuriyet (1998) filminde yönetmen yardımcısı olarak yer aldı ve ilk filmi Koleksiyoncu'yu çekene kadar reji asistanı olarak çalışmaya devam etti.

Yapımcılığını, yönetmenliğini ve kameramanlığını üstlendiği 46 dakikalık belgeseli Koleksiyoncu (2002) ileher şeyin koleksiyonunu yapan kendi öz amcası Mithat Esmer’i filme aldı. Yedi yıl sonra bu kişisel hikâye aynı koleksiyoncunun (Mithat Esmer) oturduğu apartmanın kapıcısıyla (Nejat İşler) kesiştiği kurmaca bir film olan 11’e 10 Kala’ya (2009) evrildi. 2007’de davet edildiği Cannes Festivali Cinefondation’da yazmaya başladığı filmin uluslararası prömiyeri San Sebastian Film Festivali’nde gerçekleşti.

Pelin Esmer’in ilk uzun metrajı ise bir belgeseldi: Toros dağlarında bir köyde yaşayan, günlerini tarlada, inşaatta veya evde çalışarak geçiren dokuz kadının yazdığı ve oynadığı tiyatro oyunu Kadının Feryadı!’nın yaratım ve sahnelenme sürecini izleyen Oyun (2006). Yönetmen 13 yıl sonra bu kadınlarla yeniden buluştu ve Oyun’un bir bakıma devamı olan Kraliçe Lear’ı (2019) çekti. Pelin Esmer’in belgesel ile kurmaca arasında zikzak çizen yönetmenlik kariyerindeki ikinci uzun metraj filmi Gözetleme Kulesi (2012) yine iki farklı karakterin karşılaşması üzerinden bir vicdan hikâyesiydi. Film uluslararası galalarını Toronto ve Rotterdam’da yaptıktan sonra Adana Altın Koza’da “En İyi Yönetmen” dahil beş ödül kazandı. Ardından Barış Bıçakçı ile beraber yazdığı İşe Yarar Bir Şey (2017) iki kadının karşılaştığı bir tren yolcuğunda geçen, edebiyat ve ölüm üzerine bir film oldu.“Kurmaca ile belgeselin ‘iki arada bir derede’liğinde durmaya yakın hissediyorum kendimi,” diyen Pelin Esmer’in sineması, belgesel ile kurmaca arasındaki o belirsiz alanı yaratıcı bir biçimde kullanır, hayattan büyük karakterleriyle sinemanın gerçeklikle olan ilişkisini her filmiyle yeniden sınar. Yönetmenin 20 yıllık sinemasını; tekrarı mümkün olmayan belgesellerle, hayatın olduğu kadar sanatın da işe yararlılığını sorgulayan, karakterleri kadar onların rastlaşmasıyla da ilgilenen, farklı kurmacalar arasında dolaşan bir yolculuk olarak tanımlayabiliriz.

Program dahilinde Esmer’in filmografisindeki altı yapım haricinde, ilk filmi olan kısa metraj Kar (2000) ve Z1 Film Atölyesi’nde aldığı eğitimden sonra ekibinde yer aldığı, Yavuz Özkan imzalı Bir Erkeğin Anatomisi (1997) gibi kariyerinde yer etmiş bazı özel gösterimler de gerçekleşiyor.

KISA FİLM
KAR, 2002
Pelin Esmer’in bu ilk filmi, kısa bir video klip niteliğinde. Yönetmenin dışarda aralıksız yağan kardan esinlenerek Arvo Pärt’ın müziğinin kendisine hayal ettirdiklerine dair Hi8 kamerasıyla çektiği görüntülere şahit oluyoruz. Esmer’in o güne dair izlenimleriyse şöyle: “O günden en net hatırladığım, dışarının insanın gözünü alan beyazına inat içimdeki o karanlık ve karın bir var bir yok ettiği bazı görüntüler.”

PELİN ESMER İLE SÖYLEŞİ
13 Şubat Perşembe, 19.00
Moderatör:
Müge Turan, Sinema yazarı
Program kapsamında Pelin Esmer'in sineması ve yönetmenliği üzerine bir söyleşi düzenleniyor.