Doğru Yerde Doğru Zamanda

Doğru Yerde Doğru Zamanda

İstanbul Modern, Türk ve Dünya fotoğrafının en önemli sanatçılarından biri olan Gökşin Sipahioğlu’nun retrospektif sergisine evsahipliği yapıyor.

Fortis ’in katkılarıyla

Küratör: Engin ÖZENDES

Gökşin Sipahioğlu’nun "Doğru Yerde Doğru Zamanda"başlıklı fotoğraf sergisi 7 Eylül Perşembe günü İstanbul Modern’de açıldı. Fortis’in katkılarıyla gerçekleşen, küratörlüğünü Engin Özendes’in yaptığı sergide, yarım yüzyılı aşkın bir süredir Türk ve dünya basın fotoğrafçılığının önemli isimlerinden biri olan Sipahioğlu’nun 119 fotoğrafı yer alıyor.

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde 12 Kasım’a dek sürecek olan sergi için hazırlanan 296 sayfalık kapsamlı katalogta, Engin Özendes’in yanı sıra Gökşin Sipahioğlu üzerine dostları Yaşar Kemal, Ara Güler, Güneş Karabuda, Altan Öymen, Bülent Akarcalı, Coşkun Aral, Mehmet Ali Kışlalı, Osman N.Karaca, Nail Güreli, Özgen Acar ve Tufan Türenç’in yazdığı yazılar bulunuyor.

Ülkemizin Hikmet Feridun Es’ten sonraki ilk serbest gazetecisi olan ve gazeteciliğe yenilikler getiren Gökşin Sipahioğlu, atlatma haber tutkusuyla dünyanın kaynayan bölgelerinde patlak veren olayları yerinden izleyen bir gazeteci, dünya çapında tanınan bir Türk foto muhabiri oldu. Dünya üzerindeki tüm fotoğraf ajansı yöneticileri arasında gazetecilik yönü en ağır basan yönetici olarak gösterilen Gökşin Sipahioğlu, Sipa Press Fotoğraf Ajansı’nın kurucusu, başkanı ve yöneticisi olarak da, foto-muhabirliğine yaptığı katkılarla tarihe geçti.

1956’da yaşanan Süveyş Krizi’ndeki "Sina Çatışması", dünyada önemli ilklere imza atan Gökşin Sipahioğlu’nun ilk savaşı ve ilk fotoğraflarıydı. 1962’de "Füze Krizi" sırasında, giriş çıkışların yasaklandığı, hiçbir Batılı gazetecinin alınmadığı Küba’ya, misilleme saldırısı yapılırken denizci pasaportuyla giden tek gazeteciydi. "Atlas Okyanusu’nun öte yakasında ömrümün en önemli habercilik olayının beni beklediğini biliyordum ama Küba Füze Krizi’nin en büyük atlatma haberim olacağını henüz bilmiyordum. Fotoğraflarım ve kriz sırasında Küba’ya ilişkin görgü tanıklığım 40 Amerikan gazetesinin baş sayfasında yayınlandı ama hiç bir gazete Küba topraklarında kalan füzelerle ilgili anlattıklarımı yayınlamaya cesaret edemedi. "

1960’larda Enver Hoca’nın diktatörlüğünde kimsenin giremediği, kapalı bir kutu olan Arnavutluk’a 1961’de savaştan sonra giden ilk Batılı gazeteci olarak Demir Perde gerisinde Adriyatik’e yaptığı iki gezi boyunca çektiği fotoğraflarla (1961’de ve 1963’te) yaşamları dış dünyadan tam anlamıyla koparılmış insanlara tanıklık etti. 1958’de komünist ülkelere (Polonya, Çekoslovakya, Macaristan) savaştan sonra giren ve1949’da Mao Zedung’u iktidara taşıyan devrimden sonra 1965’te Çin’e giden ilk Türk gazetecisiydi. Dünyanın dört bir yanındaki uluslararası olayları ele alan ilk gazetecilerden biri olarak, maceracı ruhu, tükenmeyen enerjisi, merakı ve dünya medyasını atlatma çabasıyla, yine Münih Olimpiyatları’nda yaşanan trajediyi ilginç biçimde görüntüledi: "1976 yılında İsrail özel timlerinin Entebbe baskını için hazırlandığı sırada, Afrika’dan bir röportajdan dönüyordum. Pilota rotasını değiştirip, Entebbe üzerinde alçak uçuş yapmasını ve kaçırılan uçağın fotoğrafını çekmeyi teklif edecek kadar ileri gittim."

Bazı felsefeci ve tarihçilerin 20. yüzyılın en önemli tek devrimci olayı olarak nitelendirdiği Mayıs 1968’de Paris’te yaşanan öğrenci olaylarından Prag Baharı’nın devrik lideri Dubçek’in büyükelçi olarak atandığı Türkiye’ye uçakla gelişine, Kızıl Khmerler ile hükümet arasındaki çatışmanın şiddetlendiği Kamboçya’dan bağımsızlık mücadelesi veren Cibuti’de Fransız lejyonerlerin halka ateş açışına kadar pek çok olay ve tarihi kişiliği objektifi ile yakaladı.

Sürekli proje üreten, yaratıcılıkta sınır tanımayan, öncü, inatçı, bildiğinden şaşmayan, korkusuz, cesur aynı zamanda da cömert bir kişiliğe sahip olan Gökşin Sipahioğlu’nun başlıca ilkesi, gazeteciliği daima ve yalnızca halka karşı sorumlu bir meslek olarak kabul ederek, gerçeği, tarafsız ve bağımsız biçimde hiç bir etki altında kalmaksızın halka duyurmak...

Çektiği fotoğrafın zamana tanıklık eden kalıcı bir belge olabilmesi çabasındaki Sipahioğlu, ilginç ve değişik fotoğrafın peşinde yüzlerce foto muhabirini doğru anda doğru yere yollayarak bir döneme damgasını vuran, basın fotoğrafçılığının dünyadaki en önemli okullarından birini yarattı. "Gazete fotoğrafçılığının dinozoru", "Foto röportajcılığının Türk sultanı", "Atlatmanın Prensi", "Fotoğraf ajanslarının son maceracısı ve yaşayan bir efsane" olarak tanımlanan Gökşin Sipahioğlu, dünyanın en büyük üç fotoğraf ajansından biri olan Sipa Press’te çok sayıda gazeteci ve muhabiri mesleğe kazandırmasıyla da tanınıyor.

1926’da İzmir’de doğan Gökşin Sipahioğlu, Saint-Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik eğitimi aldı. 1954’te İstanbul Ekspres’in yazı işleri müdürü oldu. 1957’de fotoğrafa büyük yer veren Yeni Gazete’yi kurdu. Vatan gazetesinde genel yayın yönetmenliği yaparken erken baskı sistemini kurarak gazeteciliğe modern bir yorum getirdi. Gazetenin tirajını da 3 kat arttırmayı başardı. 1966’da Hürriyet gazetesinin Paris muhabiri olan Sipahioğlu’nun fotoğrafları Dalmas, Reporters Associés, Gamma gibi Fransız ve Black Star gibi Amerikan ajansları tarafından dağıtılmaya başlandı.

Paris’te izlediği 1968 öğrenci olaylarıyla ilgili fotoğrafları, bir yıl sonra, Jean Bertolino’nun Stock yayınlarında çıkan "Les Trublions" kitabında yayınlandı. Sipahioğlu aynı yıl Gamma Ajansı’na katıldı. Ajansa başladıktan hemen sonra ilk defa komünist liderlerin de katılacağı Bratislava Konferansı için Çekoslovakya’ya gitmeye karar verdi. Ajansın, teklifini kabul etmemesi üzerine masraflarını kendisi karşılayarak Prag’a gitti, iki hafta sonra da Çekoslovakya Sovyetler tarafından işgal edildi.

1969’da Amerikalı bir gazeteci olan eşi Phyllis Springer’la birlikte, kendi adını taşıyan ve bugün dünyanın en büyük fotoğraf ajanslarından biri olarak kabul edilen Sipa Press’i kurdu. Fotoğrafları dağıtabilmek ve satabilmek için önceleri Ajans Dalmas, daha sonraları Reporters Associés ve Gamma ile temas kuran Sipahioğlu, değişik bir foto-röportaj anlayışı, gazetecilik ve yönetim becerisiyle Paris’in Champs-Elysées bulvarında, 16 metrekarelik bir ofiste doğan Sipa Press’i, Gamma ve Sygma ile yarışarak yıllar sonra 8 bin metrekarelik ofise dönüştürdü.

Gökşin Sipahioğlu, "önemli bir ajansın, büyük fotoğrafçıları toplayabilmesi için geniş parasal olanaklara sahip olması gerektiğini" biliyordu. Ajans, genç yeteneklere kapısını açarak, onları destekledi, yetiştirdi ve diğer büyük ajanslarda da yer almalarını sağladı. Sipa Press; Christine Spengler, Patrick Chauvel, Francis Apesteguy, Alain Mingam ve daha bir çok fotoğrafçıya bir okul oldu.

Sipa Press günlük ve haftalık basının dışında, 30’un üzerinde ülkede dünyanın en büyük foto-röportaj dergileriyle çalışmaya başladı. Gazetelerin ilk sayfalarında yer alan politikacıların farklı yüzlerini yansıtan görüntülerinden tutun da, ünlü oyuncuların son filmlerindeki set görüntülerine kadar her şey Sipa Press’in konularına giriyordu. Dünyanın herhangi bir köşesinde savaş, felaket, spor karşılaşması, sanat olayı, resmi bir gezi, başkaldırı varsa, kısaca basını ilgilendirecek ne olursa fotoğrafçılar hemen yola koyuluyordu.

Sipahioğlu, küresel sermaye, Fransa’daki fotoğrafçıların sosyal konumunun değişimi ve dijital fotoğrafın sektörde yaptığı gelişmelerden kaynaklanan mali sorunlar yüzünden, arşivinde tarihe tanıklık etmiş 30 milyondan fazla fotoğraf olan 35 yıllık ajansı Sipa’yı 2001 yılında Fransız medya grubu Sud Communication’a sattı. Ancak, Sipa’nın yeni yöneticileriyle, ajansın yönetimi konusunda ortaya çıkan görüş ayrılıkları yüzünden 2003 yılında genel yayın yönetmenliği görevinden istifa etti.

1994’te Fransız Hükümeti tarafından "Arts et Lettres" nişanına layık görüldü. Kasım 1998’de, Paris’te düzenlenen "Mois de la Photo 98"çerçevesinde, Mayıs 1968’te çektiği fotoğraflardan oluşturduğu "Barikatlar" adlı sergiyi düzenledi. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok ödüle sahip olan Sipa Press’in kurucu başkanı olan Gökşin Sipahioğlu, 7 Nisan 2000’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından"Devlet Üstün Hizmet Madalyası" ile ödüllendirildi. Eylül 2004’te Fransız Kültür Bakanı M. Renaud Donnedieu de Vabres tarafından kendisine"Officier de l’Ordre des Arts et des Lettres" nişanı verildi. Nisan 2006’da ise Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Gökşin Sipahioğlu’nu "Chevalier dans l’Ordre de la Légion d’Honneur"rütbesine layık gördü.