Buluntu taşlar ve ahşap
208 x 300 x 36 cm
İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu
Sanatçı bağışı
“YOK OLMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Sergi” vesilesiyle İstanbul Modern davetiyle üretilmiştir.
İçinde bulunduğu çevrenin fiziki koşulları ve doğanın kendine has akışını araştıran Alper Aydın’ın çalışmaları araziye müdahale, fotoğraf, heykel, yerleştirme ve doğal malzemelerle yapılmış geçici düzenlemeleri içerir. Araştırmalarında doğa bilimleri, mitoloji, sembolizm, mimari, tasarım ve sanat gibi farklı disiplinlerden yararlanır. Doğada gözlemleme, toplama veya yeni formlar ekleyerek bulunduğu yeri dönüştürme yoluyla geçici izler bırakır. Evrensel formların metaforlarından yararlanarak manzaranın içine sembolik müdahalelerde bulunur. Yeryüzüyle ilgilenmeyi kendi sanat pratiğinin belirleyici ilkesi olarak gören Aydın, yaşadığı bölgeyi merkez alarak yayıldığı araştırma alanlarında hem malzeme hem mekân olarak doğaya odaklanır. Mekâna özgü yaptığı anıtsal formlar doğaya geri donuş arzusu temsilleri olarak okunabilir ve doğaya karşı yabancılaşmış günümüz insanının çevreyi nasıl algıladığına ve deneyimlediğine dikkat çeker.
“Taş Kutuphanesi”nde sanatçı, yeryüzündeki doğal formların arşivini sunar. Bu toplama, biriktirme ve belgeleme eylemleri her an yok olma ihtimali olan alanları koruma altına alma güdüsünden gelir. Sanatçının, memleketi Karadeniz kıyı kenti Ordu’daki bir mağaradan, sahil şeridinden ve geçmiş dönemde Rumlara ait eski harabelerden, çalıştığı Ankara’da taşlaşmış ağaç fosillerinin olduğu bir ormandan, Konya’daki dini yapılardan ve hatta İstanbul’daki tarihi surlardan topladığı taşlar; içinde bulunduğumuz coğrafyadaki farklı toplulukların ortak belleğinin temsilleri gibidir. Çoğunluğu amorf ve bir kısmı ise kullanım müdahaleleri görmüş taşlardan oluşan kütüphanesinde Aydın, taşın kendi jeolojik belleğinden toplumsal bir bellek yaratılabilir mi sorusunun cevabını araştırır. İlkel avlanma metotlarından barınaklara, askeri, tinsel yapıların ham maddesi olan taşla, medeniyetin tarihsel belleği arasındaki ilişkiyi hatırlatır. Kütüphaneye sistematik bir bicimde istiflediği bu taşlar, sanatçıya göre salt bilginin kaynağı olan doğaya işaret ederken, kentlerin kentleşme sureci öncesindeki haline dair de canlı bir görüntü de sunar. Aydın, taşları çalışmanın öznesi haline getirerek, doğadaki oluşum süreçlerinin biçimsel yansımalarını, taşın jeolojik bilgisini kullanarak araştırır.